100 yıllık Terör Oyunları ---)) Öyle oyun kuruyorlardı ki Sünniler Sünniler'le karşı karşıya geliyordu! ve Kürt gençlerini Kürtler'i yakmak için sokağa döküyordu!
Ortadoğu'yu anlamak için galiba önce nasıl yıkıldığımızı
iyi bilmemiz gerekiyor!
Nasıl çöktüğümüz aynı zamanda neye tutunarak kalkacağımızın da işaretidir!
Ülkeler
özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra silahlarla, bombalarla, kurşunlarla
değil İDEOLOJİLERLE kontrol edildi!
Herhangi bir ordunun geldiğini, ülke sınırlarına girdiğini görmüyorduk ama
KAPTAN KÖŞK'ü elden gidiyordu!
Hele bizim ülkemiz tam da bu örneğin yaşandığı yerdi!
Uzun zamandır hem dine, hem Ortadoğu'ya, hem Araplar'a sırtımızı döndük!
Yetmedi!
Kürtler'le de savaştık! Bu, fark etmeden içe dönmeyi getirdi!
Büyük
düşünen ve yazılan senaryoyu okuyacak AKLIMIZ olmadığı için de her defasında
oyuna geldik!
DİYARBAKIR mutluysa Ankara, İstanbul, İzmir mutluydu! Diyarbakır mutluysa İran,
Irak ve Suriye mutsuzdu!
DEVAMI :
Ankara'nın uzattığı KÜRT KARTI bölgedeki en büyük mıknatıstı! Herkesi kendine
çeker, cetvelle çizilen sınırları bozup atardı!
Doğru yönetilen KÜRT POLİTİKASI hem Türkiye'yi sıçratır, hem de bölgede
BUCKINGHAM SARAYI tarafından atılmış temelleri söker, kuklaları silip
süpürürdü!
Biz
oyunu anlayacağımız yerde devamlı BATI'ya gittik!
Giderken de bizden beklendiği gibi yapıp içimizde kavga ettik!
Dünyanın en kudretli insanı da olsanız dişiniz ağrıdığında ya da parmağınız
kesildiğinde sadece oraya odaklanır, geri kalan her şeyi ıskalardınız!
Bizim durumumuz buydu!
30
yıldır KÜRT sorunu yüzünden çok fırsat kaçırdık!
SSCB'nin dağılmasıyla gelen HEDİYE PAKETLERİNİ içeride boğuşmaktan göremedik!
Canımızın yandığı noktaya odaklandık!
Bizi iyi tanıdıkları için de her defasında sonuç aldılar!
Peki,
şimdi ne oluyordu?
Sağ-sol
çatışmasıyla ülkeye fren yaptırdılar! Laik-antilaik tansiyonuyla korkuttular!
Alevi-Sünni çatışmasıyla ayrıştırdılar!
Operasyonlarda ise hammadde olarak bizleri kullandılar! Bizi
"bizimle" yıktılar!
AKIL böyle bir şeydi! Aklın merkezi ise Londra'ydı!
Şimdi
İNGİLTERE'nin koyduğu sınırları değiştirmek için yola çıkıldı!
IŞİD geldi! Ama bunu gören İngilizler, hemen oluşumun içinde yer aldı! Sınırlar
değişecekti!
Bölge, buraların çocukları tarafından kana bulanacaktı! Yine biz bize acı
verecektik! Onların çizdiği rotada ilerlerken gerçeği göremeyecektik!
Düne kadar gitmesi KESİN olan Esad kalacak, İsrail'in güvenliği için daha iyi
bir isim bulunamadığı gerekçesiyle ömrü uzayacak, normalde DÜŞMAN olan Suudlar
ile İsrail, Esad'da ittifak kuracaktı!
KÖRFEZ'deki şeyhler, sultanlar ve prensler, "Elimizden ne gelirse
yaparız!" diyecekti!
Arap Baharı'nda ŞİİLER'in sokağa çıkmasından ürkenler şimdi ŞİİLER'e destek
oluyor, Ankara'nın gelmemesi için dua ediyordu!
Öyle
oyun kuruyorlardı ki Sünniler Sünniler'le karşı karşıya geliyordu!
Yetmiyor; Ankara rüzgarını durdurmak isteyenler Kürt gençlerini Kürtler'i
yakmak için sokağa döküyordu!
Türkler "Kardeşimiz!" dedikleri Kürtler'i kucaklamak için yola çıkarken,
bazıları DİYARBAKIR'ı ateşe veriyordu!
Kimse
söylemese de KÜRT SORUNUNU çözmek çok riskli bir işti!
Erdoğan bunu göğüsleyen tek isimdi! Oslo, Gezi ve 17 Aralık bunun durması
içindi!
Öyle hassas bir denge vardı ki dozu az verirseniz görüşmeler tıkanıyor, çok
verirseniz de Kürtler'de BAĞIMSIZLIK ateşi yanıyordu!
Sokağa çıkanlar bu gruptu! "Öcalan İmralı'da tutsak! Ankara'nın her
dediğini yapmak zorunda!" diyenler ona rağmen sokakları karıştırıyordu!
Büyük
kalkışmayı TEST ediyordu!
Buna karşılık İmralı'daki koşuşturma ile Öcalan'ın mesajı net olarak
iletiliyordu! Operasyon olduğu anlaşıldığında, 46 masum insan toprağa
düşüyordu!
Bu
iş böyleydi! Çok önceleri atılan formatı değiştirmeye çalışmanın bir acısı ve
bedeli vardı!
Ankara bunu göze alıp yola çıktı! Zaten sorun tam da bu noktada başladı!
İngilizler'in koyduğu sınırlar ve kurallar kalkarken, sadece değişiklik Türkiye
sınırında olmayacaktı!
Barzani'nin
dediği gibi "Ankara'ya bağlanmak için sabırsızlanıyoruz!" sözü bazı
başkentlerde kırmızı alarma dönüşmüştü!
Türkiye'nin demokrasi ile bunu başarması LAWRENCE'ın yaşadığı bölgedeki bütün
ülkelerin ve yönetimlerin çökmesi anlamına geliyordu!
Bizden birilerini alarak canımıza okuyanlara aynı şekilde cevap veriliyordu!
Bizden birileriyle onların tezgahı bozuluyordu! Kürtler'e düşen görev buydu!
"BİZDEN" olarak 150 yıllık planı bozmaları gerekiyordu! Öcalan bunu
biliyor ve görüyordu! Ama Selahattin Demirtaş, aynı şey değildi!
BÜYÜK
YÜRÜYÜŞE takoz koymak isteyen çoktu!
Büyük Türkiye'nin önünü kesmek için panzehir verilip KÜRT DEVLETİ kurdurtmak
isteyenler vardı!
Asla ve kat'a yaşama şansı olmayan bir devlet için Almanİngiliz-Fransız
ortaklığı, Fransız diplomat François Georges-Picot ve İngiliz Sir Mark Sykes'in
ortaya çıkardığı Sykes Picot'a sahip çıkıyordu!
İran'ın, Irak'ın, Suriye'nin, Ürdün'ün, Yemen'in, Bahreyn'in, Libya'nın,
Tunus'un, Birleşik Arap Emirlikleri'nin ve Suudi Arabistan'ın değişmesini
istemiyorlardı!
Bölgenin asıl sahibi Türkiye'nin gelmesi demek, hepsinin pılısını-pırtısını
toplayıp gitmesi demekti!
Büyük
YAHUDİ ailelerinin de yer aldığı Sykes Picot'un ve arkasındaki petrodolarların
kesilmesi demekti!
Avrupa'daki fabrikalara ve evlere giden enerjinin Ankara tarafından kontrol
edilmesi demekti!
Bunu bildikleri için yine bizden birileriyle saldıracaklar! Perde arkasında da
"Araplar'ı koruduklarını!" söyleyecekler!
Çünkü kendilerini koruma işini bile Ortadoğu'nun parasıyla yapıyorlar!
Dediğim
gibi AKIL böyle bir şey!
Şimdi İngilizler-Yahudi birkaç büyük aile ve Almanlar, finansal güçleriyle
PETROL FİYATLARINI aşağıya çekti!
Petrolün
fiyatı düşünce RUSYA çökerdi!
Ukrayna'nın hesabını Putin'e kesmeye çalışanlar KÜRTLER'LE de bize
geleceklerdi!
Kendi finansal operasyonlarını yapabilmek ve düzeni koruyabilmek için bu şarttı!
Bunun
adı resmen ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI!
Sonucu değiştirecek oyuncu da TÜRKİYE!
Bunu bilen Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani, 1 ay içinde 3. kez
Cidde'de Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz ile görüştü!
Kralı
"Batı'ya fazla güvenme!" diye uyardı!
Türkiye "umut" oldukça en çok Ortadoğu'daki ısmarlama liderler ve
arkalarındakiler korkuyor!
Korkunun ecele faydası yok!
Ergün Diler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder