22 Temmuz 2014 Salı

SİYONİZM'İN AMENTÜSÜ 1-


Siyonizm'in iyice anlaşılabilmesi için bu planda yer alan üç önemli nokta.

Bu maddelerden bir tanesi diyor ki, "Tevrat bize dünyaya hakim olmamızı emrediyor. Asırlardan beri bunu gerçekleştiremedik. Bu planın gerçekleşmesi için size 3 maddelik bir tatbikat planı veriyorum"diyor.

Birinci Madde; "İslam memleketlerinin ortasında bir İsrail Devleti kuracaksınız" diyor.
İkinci maddesinde, "Bu devletin hudutlarını verdiğim haritadaki topraklara kadar genişleteceksiniz".

Üçüncü maddesinde ise, "Buraya geldiğiniz zaman, bu toprakları aldığınız zaman size dünya hakimiyetinin kapıları açılacak" diyor.

İsrail Meclisi'nde resmi ve ismi bulunan bu haham, kitabın içerisine haritayı da koymuştur. Bu haritanın içerisinde aziz vatanımız bir İsrail vilayeti olarak gösterilmektedir. İsrail projesi aslında budur. Kökü Tevrat'a bağlıdır ve bir dünya hakimiyeti peşinde giden bir plandır."(1-3)

Burada Siyonistlerin ana hedefinin Dünya hakimiyeti olduğu ve buna ulaşmak için de öncelikle Filistin'de İsrail devletinin kurulmasının şart olduğu ortaya konmaktadır. Büyük İsrail Projesi'nin Türkiye'yi ihtiva ettiği belirtilerek bir tehlikeye dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. Söylenmek istenen, Türkiye'nin İsrail'in hedef tahtasında olduğudur. Türkiye'yi yönetenlerin İsrail'le ilişkilerinde bu noktaya dikkat etmesi zorunludur.

Rahmetli Erbakan'ın 2011 yılında verdiği konferanslarda Siyonizm'in amentüsünün dört maddeden meydana geldiğini belirtmiştir:
Hak kitap ortadan kalkmış, Kabala'yı getirip, Hak kitap diye ortaya koymuşlar. İster Kabala'yı incele, ister Tevrat'ı incele. Bunları incelediğin zaman varacağın sonuç şudur: Bunların amentüleri dört maddedir.



1- Biz, Ben-i İsrail ırkı, üstün bir ırkız. Biz insan olarak yaratıldık. Diğer insanlar maymun olarak yaratıldı.Bize hizmetkâr olmak için, sonradan insana dönüştü.
2- Bizim dünyanın efendisi oluşumuz ve diğerlerinin bizim kölemiz oluşu nazariyede kalmayacaktır, mutlaka gerçekleşecektir.

3- Bunun gerçekleşmesi için de bizim şu üç şartı yerine getirmemiz lazım:
*Bir: Dünyanın her yerine sürgüne gönderilmiş olan Ben-i İsrail'i Kudüs'te toplayacağız.
*İki: Fırat'la Nil arasında hududu belli olan Arz-ı Mev'ud'u kucaklamak üzere Büyük İsrail'i yeniden kuracağız ve onun emniyetini sağlayacağız.
*Üç: Onun emniyetini sağlamak için Fas'tan Endonezya'ya kadar 28 ülkenin iktidarı bizim kontrolümüz altında olacak ve 19 Haçlı Seferi'ni püskürtmüş olan Anadolu'da Selçukluları'nın ve Osmanlıların mirasçısı büyük bir devlet olmayacak. Türkiye olmayacak! Anadolu'da bağımsız bir devlet bırakmayacağız. Neden ?Çünkü İsrail için tehdit olur.
4- Nihayet Süleyman Mabedi'ni yapacağız. Biz bunları yaptık mı, bizim Mesih'imiz, Ben-i İsrail'in Mesih'i yeryüzüne gelecek. Davut (a.s.) tahtına Yahudi kralı olarak oturacak ve böylece ebedi hâkimiyetimizi perçinleyeceğiz.

İşte imanlarının temeli bu 4 maddedir. Buna inanıyorlar. Bunun için çalışıyorlar." (4)
Rahmetli Erbakan'ın yukarıdaki ifadelerine göre, Siyonizm'in temelleri muharref Tevrat'a dayanmaktadır. Bunu, Siyonist önderler bilinçli ve planlı bir şekilde yaparak Yahudileri istismar etmektedirler., Siyonizm'in Amentüsünü (temel varsayımlarını) 4 ana noktada değerlendirmektedir:

*'Üstün seçilmiş ırk',
*'Vaad edilmiş topraklar',
*'Gizli Dünya Devleti ve Dünya Hakimiyeti'
* 'Ben-i İsrail'in Mesih'i yeryüzüne gelecek'
Burada Siyonizm'in amentüsünde

1- Yahudiler 'Arı Irktır', 'Saf Irk Olarak kalmalıdır',
2- Yahudi olmayanlar için 'Etnik Temizlik ya da Soykırım' yapılacaktır, şeklinde olan iki madde belirtilmemiştir. Bu iki temel nokta, Siyonizm'in bir bütün olarak anlaşılmasında çok önemlidir.

Siyonizm ve yan kuruluşları

Yahudi kelimesini kullanırken, sonra Siyonizm'i daha sonra da Irkçı Emperyalizmi kullanmayı tercih etmiştir. Türkiye'de siyaset yapmanın kuralı, meseleyi halkın anlayacağı sadelikte ortaya koyabilmektir. Demokrat parti kavramını Demirkırat parti olarak söyleyen bir halkın, Siyonizm'i başlangıçta anlaması mümkün olmayabilirdi. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bu meseleyi, Siyonizm ismi ile ortaya koymak o yıllar itibariyle zordu. Muhtemeldir ki başlangıçta Siyonizm yerine Yahudi kavramı bundan dolayı kullanılmış; Siyonizm'in tüm yapıp ettikleri Yahudi üzerinden anlatılmıştır. Oysa Yahudilerin tümü Siyonizm'in yapıp ettiklerini tasvip etmemekteydi. Yahudilerin tümü Yahudi oldukları için suçlanamazdı. Bundan dolayı olsa gerek ki daha sonraları Yahudi kavramı yerine Siyonist ve ırkçı emperyalizm kavramları kullanılmaya başlanmıştır.
Siyonizm meselesini bir bütün olarak ele almış, Siyonizm'i ısrarla Masonlukla beraber zikretmiş ve değerlendirmiştir. Masonluğu, Siyonizm'e hizmet eden gizli bir örgütlenme olarak kabul etmiştir:

Dünya Siyonistleri bu planı tatbik etmek için bir yandan masonluğu icat ettiler ve bunun vasıtasıyla bütün milletlerin içerisine kök salmışlardır. Öbür yandan insanları istismar etmek için Faizcilik düzeninikurmuşlardır.
Bu faizcilik düzeninin de bütün milletler içerisinde yürüyebilmesi için mason locaları vasıtasıyla gerekli tertibatı almaya gayret etmişlerdir. Üzerimizde yürütülmek istenen bu planları bilmeden, 'ortak Pazar nedir, bunun geçiş dönemine girmek nedir?" bunu bilmeye imkân yoktur." (1-3)

Başlangıçta söylemlerinde Yahudi ile masonluk kullanılırken; sonraları Siyonizm, masonluk, Rotary ve Lions kulüpleri birlikte kullanılmıştır. Bunların hepsinin görünürdeki amaçları farklı olsa bile, perde arkasında aynı gayeye hizmet ettiklerine ısrarla vurgu yapılmıştır.

Gizli Dünya Devleti, 3000 yıllık İsrail oğulları tarihine bağlı kalınarak süreç içerisinde geliştirilip inşa edilmiştir. Bu yapı küresel sermaye ve medya gücü ile dünyanın dört bir tarafına yayılmış bir ahtapot olarak görülmekte, tüm kötülüklerin arkasında bu yapının olduğu kabul edilmektedir. Bu yapının beyni Siyonist önderler, gövdesi masonluk, kolları ise Rotary, Lions gibi yan kuruluşlardır. 

Dünyanın "300'ler meclisi" tarafından yönetildiğini ifade etmektedir. Milli Görüş Hareketi ısrarla bu yapının üzerinde durmaktadır (3). Bunu gündemden düşürmemeye çalışmıştır/çalışmaktadır.

Nasıl dünyaya hâkim olacaksınız?" Ne diyorlar? "Biz mi? Biz bir yandan bütün dünyanın para gücünü elimize geçirmişiz. Faizci kapitalist nizam ile. Öbür yandan doların üzerindeki piramitte gösterilen 13 katlı ehramdaki gibi, insan gücünü elde etmek için, Ben-i İsrail olmayanları, Ben-i İsrail'e hizmet ettirmek için dernekler ve kuruluşlar kurmuşuz. Para gücü ve insan gücü. Bunların ikisi de elimizde. Bunlar elimizde olduğu içindir ki, biz bütün dünyaya hâkim olacağız."(4)

'Rantiyeci' kavramı, Türkiye'deki siyası mücadeleye Erbakan tarafından sokulmuş bir kavram olup Halkın dikkatini bu ülkeyi sömürenlerin üzerine çevirmek amacıyla kullanılmıştır. 'Havuz Sistemi' ülkenin rantiyecilertarafından soyulmasının engellemek içindi. 28 Şubat sürecinde yapılan vurgunların boyutları, bu ülkenin nasıl soyulduğunun bir göstergesi olmuştur.

Uluslararası para transferlerinin doğrudan doğruya yapılamayıp Batı üzerinden yapılmış olmasını, hava yolu şirketlerinin biletlerinden ve telefon görüşmelerinden pay alınmasını, Siyonist bir operasyon olarak görüp karşı çıkmaktadır. Bu yapılanışı, Gizli Dünya Devleti ile ilgili görüp bunun mutlaka değişmesi gerektiğini savunmaktadır.
ABD ve Siyonizm

Siyonizm'i dinleri tahrif eden bir ifsad hareketi olarak görmektedir. Milli Görüş'e göre Protestanlık ve Evangelizm Siyonizm'in eseridir. Siyonizm bu yaklaşımı ile müttefiklerini çoğaltarak kendi nüfus azlığının oluşturduğu olumsuzlukları gidermeye çalışmaktadır:

Ne yaptı bu ırkçı emperyalistler? Bunlar, tarih boyunca önce faizci nizamı yerleştirebilmek içinHıristiyanlık dinini ifsat edip, Protestanlık dinini kurdu. Amerika'yı avucunun içine almak için bu asrın başında Evangelizm tarikatını kurdu. Kim? Siyonizm. Bu Evangelizm tarikatının bugün 90 milyon mensubu var. Amerika'yı yöneten Bush'lar, Clinton'lar, Reagan'lar, aklınıza hangisi geliyorsa, hepsi bu tarikatın mensubu. Bunları Siyonizm nasıl aldatmış da taşeron gibi kullanıyor?"(4)
Siyonizm'in amentüsünün şartlarından biri, Ben-i İsrail'in Mesih'inin yeryüzüne geleceği anlayışıdır

.Siyonizm, bununla Hıristiyanlığın İsa-Mesih'in yeryüzüne geleceği inancını birbiri ile örtüştürerek Hıristiyanlıkla Siyonizm arasında bir ortak payda meydana getirmektedir. Bu ortak paydadan hareketle Evangelistlerle arasında ortaklık, işbirliği sağlamaktadır:
"Bunlara diyor ki: "Siz, İsa'nın (as) yeryüzüne gelmesini beklemiyor musunuz? Biz de O'nu bekliyoruz." Siyonistler bunu derken takiye yapıyor. Havra'ya girdiği zaman, küçük çocuğun kulağına, "Bana bak! Biz asıl kendi Mesih'imizi bekliyoruz" diyor. Balkona çıktığı zaman "Aynı Mesih'i bekliyoruz. Ama sizin elinizdeki İncil'de bu Mesih'in geliş şartları yazmamış. Tevrat'ta yazıyor. O halde; gelin Tevrat'tan istifade edelim. Tevrat'ın emirlerini yerine getirelim: Mesih gelsin!" diyor. Balkon'da bu nutku atıyor. Tevrat'ın istedikleri ne? "Yahudilerin Kudüs'te toplanmasına yardımcı olun. Büyük İsrail'in kurulmasına yardımcı olun. O'nun emniyete alınmasına yardımcı olun. Süleyman Mabedi'nin yapılması için yardımcı olun. Böylece Mesih gelsin." Onları böylece aldatmış."(4)

Bu yaklaşım tarzıyla Siyonistler, ABD'de Evangelistlerin desteğini alarak çok güçlü bir lobi oluşturmuşlardır. ABD'de seçilen Başkanların kayıtsız şartsız İsrail'i desteklemelerinin nedeni bu güçlü lobidir:

"Erbakan: Clinton diyor ki: "Ben Amerika için askerlik yapmadım. Prensiplerime uymadığı için. Ama silahı alır, İsrail için siperde dövüşürüm" Yahudi olduğu için mi söylüyor bunu? Hayır! "Ben öyle halis-muhlis bir Hırıstiyanım ki, İsa (as.) gelsin diye canımı bile feda ederim" anlayışıyla söylüyor. Çünkü Yahudi onu böyle aldatmış, böyle yetiştirmiş. 10 tane Amerikan Cumhurbaşkanı işe başlarken söyledikleri nutukların hepsinde: "Benim için bir numaralı mesele İsrail'in emniyetidir" diyor.

"Be adam, Sen Amerikan Cumhurbaşkanı seçilmişsin. Sana ne İsrail'den?" diyecek olursan, ne diyor: "Ben bunu Yahudi olarak söylemiyorum. İsa (a.s)'ın gelmesi için söylüyorum. Benim için asıl mesele İsa (a.s) gelmesi için gereken şartları gerçekleştirmektir." Yani büyük İsrail'in kurulması ve onun emniyetinin sağlanması. İşte adamlar böyle kontrol altına alınmış."(4)

Siyonizm'in amentüsü-2
Yahudi olmayanlar için 'Etnik temizlik ya da soykırım' yapılacaktır
Siyonistler, İnsanları seçkin olanlar ve olmayanlar diye iki kategoriye ayırmaktadır. Siyonistler, Yahudi olmayan tüm insanları ikinci sınıf, İsrail oğullarının kölesi ve hizmetkârları olarak kabul ettiklerinden hizmette kusur edenlerin Etnik temizliğe tabı tutulmalarını doğal bir hak olarak görmektedirler. Onlara göre gerek Hz. Musa ve gerekse onun yerine geçen Yeşu soy kırım için Allah tarafından görevlendirilmişlerdir:
"(Medyenliler'in yenilmesi üzerine), "Rabb'in Musa'ya emretmiş olduğu gibi, bütün erkekleri öldürdüler", "kadınları esir aldılar", "bütün şehirleri yaktılar". Hz. Musa'ya döndükleri zaman, "Musa kızdı. Onlara, bütün kadınları hayatta bıraktınız demek! dedi... Pekâlâ, şimdi, bütün erkek çocukları ve bir erkekle karı koca hayatı yaşamış bütün kadınları öldürün... Fakat bütün bakireleri... Kendinize saklayın" (Sayılar 31/14-18).
"Ve Yeşu o günde Makkeda'yı aldı ve onu ve kralını kılıçtan geçirdi. Onları ve onda olan bütün canlıları tamamen yok etti. Arta kalan kimse bırakmadı.

Ve Yeşu ve kendisiyle beraber bütün İsrail Makkeda'dan Libna'ya geçti ve Libna'ya karşı cenk etti. Ve kralı ile beraber bunu da Rab İsrail'in eline verdi. Onu ve onda olan bütün canlıları kılıçtan geçirdi. Onda arta kalan kimse bırakmadı.
Ve Yeşu ve kendisiyle birlikte bütün İsrail Libna'dan Lakiş'e geçti. Ve onun karşısına kondu ve onunla cenk etti. Ve Rab Lakiş'i İsrail'in eline verdi. Ve onu ikinci günde aldı. Ve Libna'ya yaptığı her şeye göre, onu ve onda olan bütün canlıları kılıçtan geçirdi.
Ve Yeşu ve kendisiyle beraber bütün İsrail Lakiş'ten Eglon'a geçti. Ve onun karşısına kondular ve ona karşı cenk ettiler ve onu o günde aldılar ve onu kılıçtan geçirdiler. Ve Lakiş'e karşı yaptığı her şeye göre, onda olan bütün canlıları o günde tamamen yok etti. Yeşu, 10/28-36.
"Ve Rab İsrail'in sesini işitti ve Kenânlıları ele verdi ve onları ve şehirlerini bütün bütün yok ettiler" (Sayılar, 21/3).
"(Amoriler ve kralları ile ilgili olarak) Ve onu ve oğullarını ve bütün kavmini, kendisinde bir kimse kalmayıncaya kadar vurdular ve onun memleketini aldılar" (Sayılar, 21/35).
"Rab, senin Tanrın seni ülkeye soktuğu zaman... ve senin önünde sayısız milletleri kovduğu zaman... sen onların hepsini imha edeceksin" (Tesniye, 7/1-2) "ve sen onları yok edeceksin" (Tesniye, 7/24).
"Millî Yahudi Fonu" Müdürü Yossef Weitz, 1940'ta Filistin topraklarında iki halka yer olmadığını belirtirken Arapları açık bir şekilde tehdit etmekteydi:

"Bu ülkede iki halka yer olmadığını açıkça bilmemiz gerekir. Eğer Araplar terk eder giderlerse, burası bize yeter. Onların yerini değiştirmekten başka çare yoktur; tek bir köyün, tek bir kabilenin bırakılmaması lâzımdır... Roosevelt'e ve bütün dost devlet başkanlarına izah etmek gerekir ki, bütün Araplar çekip giderse ve sınırlar Litani ırmağı boyunca kuzeye doğru ve doğuya, Golan tepelerine doğru biraz ileri itilirse, İsrail toprağı fazla küçük sayılmaz."(3)

Madam Golda Meir ise 15 Haziran 1969 tarihli Sunday Times'a verdiği demecinde Filistin halkını yok varsayıyordu:

"Bir Filistin halkı yoktur... Bizler gelip de onları kapıya koyduğumuz ve ülkelerini ellerinden aldığımız için değil. Onlar mevcut değildir."(3)

Bu psikoloji ile Siyonist önderler " Halkı olmayan topraklara, toprağı olmayan bir halkın yerleştirilmesi"gerektiğini söyleyip durmuşlardır. Bu etnik temizlik varsayımı doğrultusunda; "9 Nisan 1948'de Menahem Beghin, kendisine bağlı İrgun askerleriyle birlikte Deyr Yasin köyünün erkek, kadın ve çocuk 254 sâkinini katliama tabi tutmuştur". (7)
Ben Gurion, Beghin'in ırkçılığından övgüyle söz etmektedir:
"Beghin su götürmez bir şekilde Hitler'in karakterini taşıyor. İsrail'in birliği rüyasını gerçekleştirmek için bütün Arapları imha etmeye ve bu kutsal gaye için bütün vasıtaları kullanmaya hazır bir ırkçıdır."(3)

İsrail'in büyük gazetesi Yediot Aharonoth'ta, 14 Temmuz 1972 tarihinde, Yoram Ben Portath, Filistin topraklarında bir etnik temizlik yapılması gerektiğini yazmıştır:
"Zamanın unutturduğu birtakım vakıaları kamuoyuna açıkça ve cesaretle izah etmeleri İsrail yöneticilerinin görevidir. Bunlardan birincisi, Araplar bertaraf edilip toprakları müsadere edilmedikçe, Siyonizmin, kolonileri yerleştirmenin, İsrail devletinin olmayacağı vakıasıdır."(3)

Batı Şeria'daki Kiryat Arba kolonisinden Doktor Baruch Goldstein, 'atalarının mezarları başında dua eden Filistinlilerden yirmi beş kişiyi mitralyözle tarayarak öldürmüş ve elliden fazla kişiyi yaralamıştı.'(3)

Keza Lübnan'ın istilâsına komuta eden General olan Ariel Şaron, Sabra ve Şatila adlı Filistin kamplarında Falanjistler'in kıyım yapmasını organize etmiştir. (3)
Amerikalı Siyonistlerin Kızıl derilileri kitle halinde imha etmesi aynı mantığın ürünüydü:
"Amerika'nın koyu dindar ilk sömürgecileri, topraklarını ellerinden almak için yaptıkları Kızılderili avı sırasında, hep Yeşu'yu ve onun Amoriler ile Filistîler'i "kutsal yok edişi"ni yâd ediyorlardı." (3)
Bütün Siyonistler, aralarında farklılıklar olsa bile, hepsinin ortak özelliği, ârı bir ırk için tüm yabancıların mallarına el koymak, onları sürüp çıkarmak ya da toptan imha ederek vaad edilmiş toprakların yegane hakimi olmaktır. Bu boyutu ile her biri birer Hitler'dir.
Uluslararası antlaşmalara göre fosfor bombasının kullanılması yasaktır. Bir ay boyunca İsrail Gazze'ye sivil halkın üzerine fosfor bombası atarak bir halkı toptan yok etmek istemiştir. İsrail'in bu canice davranışı soykırım varsayımının doğal bir sonucudur.

'Dünya Yahudileri için bir tek devlet vardır': İsrail

Siyonist hareket, başlangıçtan beri dünyadaki tüm Yahudileri İsrail devleti idealine bağlı kalmaya ve ona her ne olursa olsun hizmet etmeye zorlamıştır. Siyonistlerin faaliyet gösterdiği Siyonist Yahudi Büroları, daha II. Cihan savaşı boyunca yaşadıkları ülkelerde gizli, ayrı, bağımsız bir hükümet gibi davranmaya başlamışlardır. Arthur Koestler'e göre bağlı oldukları ülkelerin menfaatleri hilafına henüz kurulmamış bir devletin alt yapısını oluşturmuşlardır:

"Yahudi Bürosu şartlar gereği bir gölge kabine, devlet içinde bir devlet haline gelmişti. Ülkenin Yahudi ekonomik sektörünü denetiminde tutuyor, kendi hastane ve sosyal hizmetlerini elinde bulunduruyor, kendi okullarını, gerçekte bütün Yahudi hükümet görevlilerinin gönüllü muhbir oldukları kendi istihbarat teşkilatını yönetiyor ve yarı askeri nitelikteki kendi örgütünü, yani müstakbel İsrail ordusunun çekirdeği olan ünlü Haganah'ı denetliyordu." (8)

Başlangıçtan beri slogan şu olmuştur: "Bugün Yahudi olmak demek, İsrail'e bağlı olmaktır."(9)
    
Dünya Siyonist Teşkilâtı'nın 23. Kongresi'nde Ben Gurion, yabancı ülkelerdeki Yahudilerin görevlerinin İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermek olduğunu açıklamıştır:
"Çeşitli milletlerin bütün Siyonist örgütlerinin ortak görevi, Yahudi devletine, her halükârda, kayıtsız ve şartsız yardım etmektir. Hatta böyle bir davranış, içinde bulundukları milletlerin otoriteleriyle çelişse bile."(9)

Ben Gurion'a göre tüm Yahudiler için hükümetten kasıt, İsrail hükümeti olmalıdır: "Amerika veya Güney Afrika'da bir Yahudi, Yahudi arkadaşlarına "bizim" hükümet dediği zaman, İsrail hükümetini kasteder."(9)

Bu anlayıştaki örgütlü bir çalışma, dünyada ki uluslararası Yahudi sermayesi ve medya gücü ile birleşince dünyanın pek çok ülkesinde güçlü Siyonist lobilerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bu lobiler İsrail adına o ülkelerde faaliyet göstermektedirler. Bulundukları ülkelerin menfaatlerinden ziyade Siyonist İsrail devletinin menfaatlerini öncelemektedirler.

Sonuç
Siyonizm'in amentüsü (temel varsayımları), Siyonist hareketin hem gücü hem de en büyük zaafıdır. Siyonizm tüm insanlığa karşı açılmış gizli bir savaşın adıdır. Bu, Siyonizm'le İnsanlık arasındaki en ciddi, birincil tezattır. Siyonizm'e karşı mücadele, bu tezatı derinleştirme ekseninde yapılmalıdır. Siyonizm'e karşı mücadele, Yahudileri de kurtarmayı amaçlayacak bir genişlik ve elastikiyette olmalıdır.

Kitabı mukaddesin bütünlüğünün gözden kaçırılarak, zahiri ve parçalanmış okunması, Siyonistleri böylesi yanlış ve tehlikeli bir noktaya sürüklemiştir. Kutsal metinleri tahrif ederek yorumlayan ve de anlatan bir zihniyete tabı olmuş, Garaudy'nin tabiriyle 'entegrist, bir Yahudi (Siyonist)', tam bir nazidir. İşte bu tezatlı duruş tüm Yahudilere iyi anlatılmalıdır. Siyonizm'in yıkılışı, Yahudiliğin kurtuluşu olacaktır.

Aksi taktirde Allah bugün icra ettikleri zulüm ve fesat yüzünden geçmişteki gibi kendilerini gene cezalandıracaktır:

"Bütün bunlara karşın beni dinlemezseniz, günahlarınıza karşılık cezanızı yedi kat artıracağım. İnatçı gururunuzu kıracağım. Gök demir, yer bakır olacak. Gücünüz tükenecek..."(Leviller 26/13-30)
Siyonizm, bir terör ve ifsat hareketidir.

Siyonizm, makyavelist bir hareket olup hiçbir ahlakı ölçüsü yoktur.
Siyonizm, yalan ve aldatma eksenli bir psikolojik savaş makinesidir.
Siyonizm, yirmi birinci asrın nazı hareketidir.

Siyonizm, Bir zulüm makinesidir. Bir Zulüm hareketi olduğu için hızlı bir şekilde kendi sonunu hazırlamaktadır. Çünkü Allah zulmü sevmez, zalimi affetmez ve cezalandırır:
"Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp-devrileceklerini pek yakında bileceklerdir."(26/227)
Kaynaklar
1- Garudy R., Siyonizm Dosyası, Pınar yayınları,İstanbul S:15
2- Garaudy R., İsrail Mitler ve Terör, Pınar Yayınları, İstanbul, 1996: 16-26
3- Garaudy R. Age. S: 171-190
4- Taylor A.R., İsrail'in Doğuşu, Pınar Yayınları, İstanbul,1992, S:148-150
5- Garaudy R. Age. S: 32-44
6- Garaudy R. Age. S: 230-234
7- Garaudy R. Age. S: 50-86
8- Taylor A.R., Age. S:107
9- Garaudy R. Age. S: 198-200

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder