25 Temmuz 2014 Cuma

İman’a, İslâm’a, insanlığa ihanetin öteki manası, Firavunların yakınlarından olmaktır.



Allah’ın hükmüyle hükmetmeyen bütün idareciler, Firavun’un akrabaları ve yakınlarıdır. Kur’an-ı Kerim’de, Firavun’un vasıfları hakkında verilen bilgileri gözden geçirdiğimiz zaman günümüzde Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen kâfir, fasık ve zalim idarecilerin vasıflarıyla büyük benzerlikler arz ettiğini görürüz. Gerçekte geçmişteki Firavunlar gibi günümüz Firavunları da her ne şekilde olursa olsun saltanatlarını kimseyle paylaşmaya niyetli görünmemektedirler. Son dönemde Mısır’da Müslüman Kardeşler cemaati mensuplarına yönelik resmi terörün ve devlet şiddetinin artmasının en önemli sebebi de budur. Mısır’da kendi elleri ile büyüttükleri Demokrasi Putunu yemeye başlayan şeytan Amerika ve avaneleri, bugünün Firavunlarıdır. 
 İnsanları “ezmek ve sınıflara ayırmak” Firavunların değişmeyen daimi yöntemleridir. Hakkı inkâr edip Halkı ilahlaştıran Halkçılar ile kafatasçılık yapan Irkçılar, Firavunların yakınlarıdır. Bunlar aynı zamanda ülkemizin, coğrafyamızın baş belâlarıdır. Şunu bilelim ki; Hakkı inkâr edip Halkı ilahlaştıran Halkçılar ile kafatasçılık yapan Irkçılar, dinsizlikte akrabadırlar. Küresel Firavun Amerika’nın yanında itibar görmek veya şeytan Amerika’nın bahşişlerine nail olmak için, Mısır’da Ramazan ayında kanlı katliamlar gerçekleştirerek binlerce Müslümanı öldüren Mısır’ın son Firavun’u Abdülfettah es-Sisi’yi kınamayan hakkı inkâr edip hukuku hafife alan kendi keyiflerini kanun haline getirip hukuk diye dayatan Halkçılar ile Irkçılar, hakiki anlamda küresel bir Firavun olan Amerika’nın yakınlarından olanlardır. Rabbimiz buyuruyor:
“Sihirbazlar Firavun’a geldi ve ‘Eğer yenersek ödül var mı?” dediler. Firavun, ‘Evet, en yakınlarımdan olacaksınız’ dedi.” (Araf Sûresi/ 113-114)
Firavun’un yakınlarından olmak için çalışmak, şer ittifakına mensup ihanet cambazlarının daimi vasfıdır. Yukarıdaki ayet-i kerime’de görüldüğü gibi, Firavun “sihirbazları” ile de halka kumpas kurar. Sihirbazlarına (göz boyacılarına, yandaşlarına, şaklabalanlarına) muhalefete (muvahhidlere, mü’min-Müslümanlara) karşı başarılı olurlarsa ödül vaat eder. Bu ödül ise onları en yakınlarından yapmaktır. Yani yükselmeleri, kariyer yapmaları, iyi para kazanmaları, yönetimin gözdesi haline gelmeleri, en iyi makamlara yükselmeleri, birinci halka içinde yer almaları, majestelerinin uçağına binebilmeleri vs.’dir.
Genelde İslâm coğrafyasında özelde ise ülkemizde kul kaynaklı yasalara ve anayasalara bağlı ve bağımlı kalan Halkçı ve Irkçı politik partiler, küresel Firavunların yetkili servisleri haline geldiler. Firavunlar ve onların zavallı köleleri beş bin yıl öncesinin antik Mısır’ında kalmadılar. Bugüne geldiler ve yarını kuşanmak için de katliamlarına devam ediyorlar. 
Bir ülkede Siyaset, ne pahasına olursa olsun “sonuç alma sanatı” haline gelmişse, o ülkedeki Siyasetçiler “halk dalkavukluğuna” soyunmaktan başka bir işe yaramazlar. Şunu unutmayalım ki; Demokrasi, dalkavuk üretme çiftliğidir. Küresel Firavunlar, halkı Müslüman veya halkından Müslüman olan ülkelerde Demokrasi çiftliğinde dalkavuk yetiştiriyorlar. İnsanın, istediğini istediği zaman elde etmek istemesi ve dünyanın geri kalanına elinden geldiğince hükmedip böbürlenme arzusu onu Firavunların dalkavuğu kılmıştır. 
Firavun’a yakın olanlardan olmak, pastadan kalıcı bir pay almayı daim kılar. Firavun’un “Evet, en yakınlarımdan olacaksınız” çağrısının manası; ihaleleri hep siz alacaksınız, köşe başlarını siz tutacaksınız, hortumlayacak, suç işlediğinizde adaletten muaf olacaksınız demektir. Yeter ki Musa’ya galebe çalın. Getirileceğiniz konumdan istediğiniz gibi nemalanacak, vereceğim yetkileri kendi mecranıza akıtacaksınız. Vurun hakka, ezin, seslerini kısın mü’minlerin. Piramit düzeninde ezip ayaklarınız altına aldığınız kadar yükseleceksiniz.
. Bakınız asrımız ve günümüz itibariyle Irak’ın yöneticileri küresel kanlı Firavun Amerika’nın yakınlarıdır. Küresel kanlı Firavun Amerika’nın üçyüz uzman generali Irak’ta Müslümanların birbirlerinin kanlarını nasıl akıtacaklarını Iraklılara öğretmektedirler.
 Bu durumu hem Irak’ın satılmış yöneticileri ve hem katil Amerika’nın yetkili sözcüleri teyyid etmiş bulunmaktadırlar. Biz bu durumdan anlıyoruz ki; Küresel Firavunların yakınlarından olmak, Müslümanların kanını akıtmayı garantilemektir. Bir ülkede yaşayan Müslümanlar Küresel Firavunların yakınlarından olmuşlarsa, o ülkede yükselmenin, rütbe, unvan ve makam sahibi olmanın tek yolu Müslümanlarla kavga etmek, küresel Firavunların silahlarını satın alıp Müslümanların kanını akıtmaktır. 
Müslümanların vazifesi, Firavunların yakınlarından olmak, Firavunlardan silah satın alıp birbirini öldürmek değildir. Aksine Müslümanların vazifesi; Firavunu değil Musa’nın ve Harun’un Rabbini tercih ederek Kızıldenizleri yarıp mustaza’flara yol açmak ve aynı yolda şeytanları, sahte ilahları, Firavunları ve yavrularını boğmak için Musa’nın asası olmaktır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder