28 Temmuz 2014 Pazartesi

CİHAD DEMEK ALLAH YOLUNDA HER TÜRLÜ MÜCADELE VERMEK DEMEKTİR.


 

- Ey Allah'ın Resûlü! Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur?"

(Başka bir amelle) dedi, ona güç getiremezsiniz !"

Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü sefer tekrar sordular.

Resûlullah her seferinde aynı cevabı verip:

(Bir başka amelle) ona güç getiremezsiniz!" dedi ve sonra şunu ilâve etti:

Allah yolundaki mücâhidin misâli (gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah'ın âyetlerine de itaatkâr olan ve Allah yolundaki mücâhid, cihaddan dönünceye kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir. "


Buharî, Cihad 2; Müslim, İmâret 110, (1878); Tirmizî, Fed ilu'l-Cihâd 1, (1619); Nesâî, Cihâd 17, (6,19); Muvatta, Cihâd 1, (2, 443).


           KAFİRLERE KARŞI CİHAD

   İslam, başkalarına boyun eğmek değildir. İslam, Allah’a O’nun buyruklarına teslim olmaktır. Cihadı terk eden müslüman milletler düşman kafirlerin kuklası olmaya mahkumdurlar.


   İslamiyette cihadın, düşmanla savaşmanın farz kılınmasının hikmeti; zulmü, şerri, fesadı önlemek, İslam’ı en güzel bir şekilde ve en güzel bir öğütle, ilim ve hikmetle tanıtmak, Allah sözünü en üstün tutmak, zulmü, kötülüğü; müslümanlara inkarcılar ve ehl-i küfür tarafından gelecek ararları bertaraf etmek, önlemektir.


Müslümanların varlıklarının; düşmanın zararından, tahrip ve tecavüzünden korunmasıdır.

   Hazreti Ebubekir (Radıyallahu nah)ın halife seçildiği zaman yaptığı konuşmada şöyle bir uyarıda bulunuyor:


   “…Bir millet, Allah yolunda cihadı terk edecek olursa Allah, o kavmi zillete düşürür.”


AYETİ KERİMELERDE CİHAD KONUSUNUN ÜZERİNDE ÇOK DURULUR.

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" şeklindeki bir düşünce, İslami olamaz.

Müslüman, toplumda meydana gelen olaylara ilgisiz kalamaz. Bu konuda Hz. Ebu Bekir'in şu ikazı, son derece anlamlıdır:

"Ey insanlar ! Sizler, "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayette olduktan sonra, başkasının dalaleti size zarar, vermez" (Maide Sûresi,105) ayetini yanlış anlıyorsunuz. Biz Resululah'ın şöyle dediğini duyduk: "İnsanlar kötülüğü görüp de, onu değiştirmeye çalışmazlarsa, Allah'ın onlara umumi bir bela vermesi yakındır." (4)


Resulullah'ın şu ifadesi de, kâmil müminin kötülüklere karşı tavrını belirlemektedir: " Cihadın en efdali, zalim sultanın yanında, hak sözü söylemektir."

Toplumdaki kötülerle iyilerin mücadelesini Resulullah (asm.), aynı gemide yer alan iki grup yolcu temsiliyle anlatır. Bir grup yolcu geminin güvertesinde, diğer grup yolcular ise, geminin alt katındadır. Alt kattakiler güvertedekilerden su isterler. Üstekiler ise, ne su verirler ne de onların su almak için yukarı çıkmasına müsaade ederler. Bunun üzerine, alt kattakiler, su elde etmek niyetiyle gemiyi delmeye başlarlar. Üsttekiler, buna engel olurlarsa hepsi kurtulacaklar; onları kendi hallerine bırakırlarsa, beraber boğulacaklardır. (7)


İşte toplum o gemidir. Tarihin her devrinde bu gemiyi batırmak isteyenler olmuştur. Günümüzde de, yaşadığımız toplum gemisini batırmaya çalışanlar az değildir. Bu menfi çalışanlara mukabil, müspet cephede yer alanlar, görevlerini yapmak zorundadırlar. Tirmizi, Fiten,12

  Bazı İslami olarak bilinen ılımlı kesimler, cihad sevgisini mü’minlerin kalplerinden çıkarıp atmak için “İslam kılıçla değil hoşgörü ile yayılır” gibi hezeyanlarda bulunuyorlar.

Bunların Ku’an-ı kerimden nasibi bu kadar…

 İslam, kılıç ile yayılmak için değil, kafirleri adam etmek için cihadı emreder. Kafirlerin şerrinden korunmak için kılıcı emreder.

Bakınız Yüce Rabbimiz ne buyuruyor:

   “Onlarla çarpışınız. Allah onları sizin ellerinizle (onları) azablandırsın hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin mü’minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun. “ (9/14)


   “Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.” (8/39)


 “Ey Peygamber kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı ‘sert ve caydırıcı’ davran. Onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir o.” (66/9)


   “Allah’a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.” (5/33)


 “Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir”(Bakara 216)


   “Allah yolunda muharebe edin. Bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitici, kemaliyle bilicidir.” (Bakara 244)


   “(Ey müminler!) sizler gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak elbirlik (savaşa) çıkın.  Allah yolunda mallarınızla,canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok hayırlıdır.”(Tevbe 41)


   “Allah’a ve Peygamberine iman edip mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda mücahede edersiniz. Bu sizin için çok hayırlıdır; eğer bilirseniz.” (Saf 11)


   Kur’an-ı Kerimde cihad ile ilgili daha bir çok ayeti kerime bulunmaktadır.


   Savaş hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (2/216)


   Şüphesiz iman edenler hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır esirgeyendir. (2/218)


   Andolsun eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz Allah’tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (3/157)


   Ey iman edenler sabredin ve sabırda yarışın (sınırlarda) nöbetleşin. Allah’tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (3/200)


   Öyleyse dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (4/74)


   Mü’minlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir.


Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır.


Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (4/95)


   Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın). (8/15)


  Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet size bir musibet isabet edecek olsa: “Doğrusu Allah bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım” der. (4/72)


   Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, herşeye güç yetirendir. (9/39)


   Allah’ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: “Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” Bir kavrayıp-anlasalardı.” (9/81)


   “Mü’minlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.” (4/95)


   “Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah herşeye güç yetirendir.” (9/39)



CİHAD SEVGİSİ ALINMAK İSTENİYOR


    Ilımlaştırma projesinde cihad kavramı da sulandırılmak, Müslümanların kalplerinden koparıp alınmak isteniyor.


   Halbuki müslüman mücahittir. Allah yolunda malıyla, canıyla elinden geldiği gibi cihad eder.


  Akın Halid bin Velid son nefeslerinde ne buyuruyor:


   “Ey yakınlarım! Cihâda sarılın! Bu topraklar ancak cihâd etmekle korunabilir  Yermük, Rumlarla yaptığımız ilk büyük savaştır.


Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir.


Sakin gaflete düşmeyin!”





Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.



Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

 Müslim, İman, 78; Ebu Davud, Salat, 248


Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır.  Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n  kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58


Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah"ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.

Buhârî, Edeb, 57, 58


Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.

Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104


İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah"a şirk koşmak, sihir, Allah"ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.

Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.


İslam literatüründe, ayet ve hadislerin çerçevelediği anlamlarda cihad kavramı aşağıda sıralanan görev ve sorumlulukları içinde toplamaktadır:


1. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde dini nefsinde ömür boyu yaşama çabası, Allah yolunda samimi kulluk gayret ve ciddiyeti, nefse ve şeytana karşı mücadele vermek, nefs-i emmarenin tahakkümünü kırmak,

2. Hakkın hatırını üstün tutma ve hakikati hakim kılma gayreti,

3. Dini emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek,

4. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak,

5. Güçlüklere karşı göğüs germek, kaba hareketlere karşı sabır göstermek,

6. İslam’ı tebliğ, ilahi mesajı bütün insanlığa duyurma aşk ve gayreti,

7. Düşmanlara karşı ilmi ve fikri mücadele, ilim ve teknolojide etkinlik ve üstünlük sağlama,

8. Maddeten terakki ederek ekonomi ve kültür savaşında güç ve üstünlük kurmak,

9. Devleti basiretle yönetmek, çıkarcılara, vurgunculara fırsat vermemek,

10. Başka ülkelerin siyasi, ekonomik ve askeri tahakkümleri altına girmemek için say ve gayret göstermek,

11. Düşmanın her türlü ihanet ve saldırılarına karşı önceden gereken her türlü tedbirleri almak,

12. Savaş zarureti ortaya çıktığında, düşmandan korkmamak, kaçmamak, bütün güç ve gayreti ile savaşa katılmak ve Allah’a güvenmektir.



İmam Muhammed Bakır (r.a.) şöyle buyurmuştur: "


Hz. Mehdi (a.s) de ceddi Muhammed gibi kılıçla kıyam edecek, Allah ve Resulünün düşmanlarını katledecektir; kılıç ve korkuyla galib gelecek ve ordusunun hiç bir ferdi yenik düşmeyecektir". (Bihar-ul Envar, c.51, s.218.)


Beşir şöyle der: Ebu Cafer’e (r.a.) şöyle bir soru sordum: İnsanlar diyorlar ki Mehdi kıyam edince işler kendiliğinden düzelecek ve bir damla kan dökülmeyecektir. Bu denilenler doğru mudur?" İmam (r.a.) şöyle buyurdular: "Allah’a andolsun ki bu doğru değildir. Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Hz. Resulullah (s.a.v.) için gerçekleşirdi. Halbuki Hz. Resulullah’ın (s.a.v.) savaş meydanlarında dişleri kanadı ve mübarek alnı yarıldı. Allah’a andolsun savaş meydanlarında ter ve kanlar dökülmedikçe Sahib-ul Emr’in kıyamı başarıya ulaşmaz." (Bihar, c.52, s.358.)


"(Her asırda) ümmetimden bir topluluk kendilerine düşmanlık edenlere karşı üstünlük sağlayarak hak uğrunda savaşmaya devam edeceklerdir. Nihayet onların en sonuncusu (olan topluluk) da Me­sih deccali öldürecektir."


(Buhârî, i'tisâm 10, Müslüman, İmam 247; İmare 170, 173, 174; Tirnıizî, Fiten 27, 51; İbn Mace, Mukaddime 1; Fiten 9;. Ahmed b Hanbel, V, 34,269, 278, 279.; Sünen-i Ebu Davud Terceme've Şerhi; Şamil Yayınları: 9/449)


"Mehdi'nin zuhur zamanı gelince Allah Teala onun kılıç ve bayrağını konuşturur ve onlar da "Ey Allah'ın dostu, kalk ve Allah'ın düşmanlarını öldür." derler. (Kıyamet Alametleri, sayfa 164)

Hz.İmam Rıza(A.s) buyurmuştur;


"Hiçbir kimsenin, O'nun boynunda biati olmadığı için kılıçla kıyam edecektir." (Kemaluddin, c.2, bab.44, h.4,s.232


İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi's-selâm şöyle buyurmuştur:


"BİZİM KAİM'İMİZ (HZ. MEHDİ (AS)) İLE ALLAH'IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR : .... Muhammed (sav) ile de kılıçla kıyam etmesinde benzerliği vardır." (Kemal'ud-Din s. 322, 31. babin 3. hadis)


Hz. Mehdî'nin başına da dikkat çekilmiş, sünnet olan sarığı başından çıkarmayacağı bildirilmiştir. (et-Burhan, Varak: 81a; elHavî, 2:61, 62; İs'âfü'r-Rağıbîn, s. 148, 149.)"Hz. Mehdî çıktığında başında bir sarık olacak ve bir münadî 'Bu Allah'ın halifesi olan Mehdî'dir. Ona uyunuz" diye seslenecektir." (<span>el-Kavlü'-Muhtasar, s. 25.)</span>


Mehdi benim ıtretimden bir adamdır. Benim vahy üzerine çarpıştığım gibi o da benim sünnetim üzere çarpışacaktır. (Naim b. Hammad)


Ehl-i Beyt’in hadislerinden de İmam-ı Ahirzaman (r.a.) ve taraftarları savaş ve cihad vasıtasıyla küfür ve maddeciliğe galip olacak ve savaş gücüyle zulüm ve dinsizlik taraftarlarını yenmektedir. Bu hususta bir çok hadis vardır. Örneğin:


İmam Muhammed Bakır (r.a.) şöyle buyurmuştur: "Hz. Mehdi (a.s) de ceddi Muhammed gibi kılıçla kıyam edecek, Allah ve Resulünün düşmanlarını katledecektir; kılıç ve korkuyla galib gelecek ve ordusunun hiç bir ferdi yenik düşmeyecektir". (Bihar-ul Envar, c.51, s.218.)


Beşir şöyle der: Ebu Cafer’e (r.a.) şöyle bir soru sordum: İnsanlar diyorlar ki Mehdi kıyam edince işler kendiliğinden düzelecek ve bir damla kan dökülmeyecektir. Bu denilenler doğru mudur?" İmam (r.a.) şöyle buyurdular: "Allah’a andolsun ki bu doğru değildir. Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Hz. Resulullah (s.a.v.) için gerçekleşirdi. Halbuki Hz. Resulullah’ın (s.a.v.) savaş meydanlarında dişleri kanadı ve mübarek alnı yarıldı. Allah’a andolsun savaş meydanlarında ter ve kanlar dökülmedikçe Sahib-ul Emr’in kıyamı başarıya ulaşmaz." (Bihar, c.52, s.358.)


Anlaşıldığı gibi Hz. Mehdi’nin (a.s) zaferi sadece ilahi yardım ve gaybi güçle değildir. Mucizevî bir şekilde zahiri güçten istifade etmeksizin ıslah hareketlerini başlatmak istememektedir. İlahi yardımların yanısıra ordu ve silah gücünden de istifade edecektir. (ilim, teknoloji ve korkunç savaş silahlarının ilginç gelişimini de gözönünde bulundurunuz.)

Kur'andaki İslam Birliği emrinin önüne de bir ırka bağlılığı (Türk-İslam Birliği) katıyor. Ama Kur'an'da bir ırka bağlılıkla İslam Birliği emri olmadığı zaten bellidir ! Bu düşüncesiyle din üzerinden ırkçılık yapmaktadır !


Şu anda Yahudilerin yaptıkları zulüm ve fesata rağmen onların hamisi olduğunu ve de kıyamete yakın cezalandırılacakları ile ilgili hadisleri inkar etmektedir. Oysa Yahudilerin cezalandırılması ile ilgili hadisten önce Kur'an-ı Kerim' de, İsra Suresininde özellikle belirtilmektedir.


Isra SURESİ

4 - Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."


5 - Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.


6 - Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık.


7 - Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz.


8 - Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir zindan yaptık.


Şu anda Yahudiler bu ayetlerden haberdar olmakla birlikte inanmamaktadırlar ve öyle bir ordu gelsin sonra düşünürüz diyip cinayetlerine ve fesatlarına devam etmekteler. Yani tevbe ehli kimseler değiller, iyilikten yana değiller. İşte bu yüzden hadislerde de cezalandıralacağı bahsedilmektedir.


Abdullah bin Ömer (ra) bildirdi: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: "Yahûdîler sizinle savaşacaktır! Fakat netîcede siz onlara musallat kılınacaksınız! Öldürme o kadar şiddetli olacak ki, bir kaya parçası: ‘Ey Müslüman! Şu arkamda duran kişi bir Yahûdî’dir. Onu öldür!’ diye haber verecektir.”(Müslim, Fiten, 81)


Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: "Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)

Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yardımcılarıdır.


(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)

Peygamberimiz (s.a.v.)hiçbir zaman arap milliyetçiliğini taşıyacak en ufak bir fikirle ortaya çıkmamış aksine arap ve ara olmayan milliyetçilikleri yermiş hiçbir üstünlüğünün olmadığını vurgulamıştır. İslam evrensel bir dindir bir ırka bağlılığı söz konusu değildir.

Ahirzaman'ın son İmamı da; ırkçılık, mezhepçilik, hizipçilik, dünyapereslik v.s. gibi İslam ümmeti içinde ihtilafa sebebiyet vererek dağılmasına yol açan bu gibi şeylere sıfır tolerans tanıyarak yeniden toplaması beklenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder