Güneydoğu’da özerk hatta ayrı bir devlet kurmak için hareket eden PKK içinde güçlü bir lobi var.
Bunlar Türkiye’yi hatta Türkleri sevmiyorlar.
Bu belli.
Onlara söyleyecek bir şey yok. Zaten ikna etmek de imkansız. Ama Kürt kardeşlerimizle dertleşmeye ihtiyacımız var.
Güneydoğu’da Türkiye’den ayrı bir düzen kurulduğunda ne olacak.
İnanın PKK’nın tesis edeceği düzen Stalin düzeninden farklı olmayacak.
Kürtler tek parti düzeninden daha beter baskı altına girecek, bölgede sosyal yardımlar duracak, ekonomik olarak da özgürlükler olarak da felaket durumlar ortaya çıkacak.
Yetkiyi hiçbir kanundan ve nizamdan almayan sadece kendisinden alan bir grup türedi. Mahkemeler kuracak, yargılamalar yapacak, cezalar kesecekler.
Kürtler için Güneydoğu yaşanmaz bir hale gelecek.
Uygulamaları şimdiden görülüyor.
Kendi istedikleri doğrultuda hareket etmeyenler, kırsala götürülüp, sözde yargılanıp, işkenceden geçiriliyor, mallarının bir kısmı ölüm korkutmasıyla elinden alınıyor.
Tarihin en vahşi düzenlerinden birisi inşa edilecek.
Alternatifimiz yok değil. Bir arada yaşamak için artık Kürtlerin atması gereken adımlar var. PKK’yı reddederek sivil alana yönelmeleri gerekiyor. Kolay değil. Bölgede PKK baskısı çok yüksek.
Burada inisiyatif Batı’daki Kürt işadamları, aydınlar ve kamuoyuna düşüyor.
Şimdilik onlardan çıt yok. Ama büyük yanlış ve duyarsızlık içindeler. Güneydoğu’daki karışıklıklar ve yükselecek tansiyon en çok Batı bölgelerindeki Kürtleri etkileyecektir.
AK Parti döneminde Kürt meselesinde pek çok adım atıldı. Atılmaya da devam ediliyor. Sivil hayatın ipine sarılmak gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Başbakan Ahmet Davutoğlu da Kürtler için büyük bir şanstır.
Güneydoğu’daki Kürtler üzerindeki baskıyı ancak Batı Bölgelerindeki Kürtler kırabilir. Batı bölgelerindeki Kürtlerin üzerinde ise biz gazeteciler ve düşünürler baskı kurup harekete geçmelerini sağlamak durumundayız.
Her şeyi devletten bekleyerek bu sorunu çözemez, bu yangını söndüremeyiz.
Devlet ve millet vahdetini sağlayarak ilerlemeli, pek çok sorunla birlikte kanayan bu yaramızı tedavi etmeliyiz.
Bölgemizde bu kadar çok sorun ve dert varken, kendi içimizde birbirimizi yiyerek, enerjimizi birbirimize harcayarak, normal zamanlardan çok daha büyük felaketlerle karşılaşabiliriz. Hiç sırası değil.
“Urvetül vüska”nın, kardeşliğin, vahdetin ipine sarılarak, sivil alanda kalarak ve gelecekte neler olacağını hesap ederek hareket etmeliyiz.
Bin yıllık Türk-Kürt kardeşliği pek çok şeyin üstesinden geldiği gibi bunun da üstesinden gelecektir.
YENİAKİT / Yener Dönmez
Van’ın Erciş ilçesinde düzenlenen mitingte kalabalığa seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Türk, Kürdü sevecek, Kürt, Türkü sevecek' dedi.
Burada özellikle bir şeyin üzerinde durmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “O da şudur. Biz yola çıkarken bir şey söyledik. Dedik ki asla biz etnik milliyetçilik yapamayacağız.
Yani biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Zazasıyla, Romanıyla tüm etnik unsurları yaratılanı severiz yaratandan ötürü söylüyoruz. Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız. Yola çıkarken öyle dedik.
Bizim için İstanbul’un Fatih’i, Bakırköy’ü, Beyoğlu’su neyse, Van’ın Erciş ilçesi de odur. Biz olaya böyle bakarız. İstanbul neyse, Van odur. Kocaeli neyse, Van o dur. Olaya böyle bakıyoruz. İstiyoruz ki, Sinop’u, Hatay aynı kalkınmayı yakalasın ve şehirlerimiz aynı güzelliğe ulaşsın. Biz dinsel milliyetçilikte yapmayız. Müslüman, Hristiyan, Musevi hangi inanç gurubunda olursa olsun Alevisi, Sünnisi hepsine eşit mesafedeyiz. Hepsinin inancını yaşaması bizim güvencemizdedir.
Biz dinsel milliyetçilikten sonra biz bütün grupların yanında atığımız adımlarda bir şeye bakıyoruz. Tekmillet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bütün bu adımları atarken bizim sizlerden ricamız şu. Ele ele verelim, bizi bölmek, ayırmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Birbirimizi yaratandan ötürü sevelim. Asla siyasi Türkçülük, siyasi Kürtçülük yok bizde böyle bir şey. Türk Kürt’ü sevecek, Kürt’de Türk’ü sevecek. Böyle olacağız. Onun için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı başlığı altında bir olalım, iri olalım diri olalım hep birlikte Türkiye olalım mesele bu.
“İKTİDARIMIZ BAŞÖRTÜ SORUNU ÇÖZDÜ, BUNUNLA NE DEVLETİMİZ BATTI NE DE YIKILDI”
Türkiye’de uzun yıllardır başörtüsü gibi bir haksızlığın olduğunu ve bu haksızlığı da yine AK Parti iktidarı olarak ortadan kaldırdıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Kızlarımız bu ülkede okullara başörtülü olarak gidemiyordu. Şimdi gidebiliyor. Bu bizim iktidarımızda oldu. Onun için bir, beraber olacağız. Bu ülkede başı açık ya da kapalı yavrularımız el ele bu okullarda okuyabilecekler. Ayrımcılığı ortadan kaldırmak budur. Devlette de görev alamıyordu başörtülü kardeşlerimiz. Ama şimdi almaya başladı. Ne oldu Türkiye battı mı, yıkıldı mı? O da öbürü de ekmeğini kazanıyor.
Hepsi bu ülkenin vatandaşı, eşit şartlarda devlette görev almaya başladılar. Bizim iktidarımızda oldu bu da. Bu güne kadar hep set çektiler önümüze. Şimdi hamdolsun bu setler aşıldı. Bu yerel seçimlerde işte bu değerlerimizi altüst edenlere karşı hep birlikte çalışmamız lazım, kapı kapı çalışmamız lazım. Tehdit ve şiddetle demokrasi gelmez. Onlara karşı hep birlikte el ele vereceğiz. Dik duracağız ve iktidarımızı güçlendireceğiz. Dualarınızı bizden eksik etmeyin."
Başbakan Erdoğan, konuşmasını "beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını vatandaşlarla söyleyerek bitirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder