28 Ağustos 2015 Cuma

Adnan Kahveci 1992 yılında yazdığı Kürt Sorunu Raporu yüzünden mi öldürüldü?



Adnan Kahaveci!
1949 yılında Trabzon’un Köprübaşı ilçesi Beşköy beldesi Yılmazlar köyünde doğdu.
İlkokul yıllarında Milliyet gazetesinin açtığı yarışmada birinci oldu.
Eğitimine İstanbul Kabataş Lisesinde devam etti.
1966′da dönem birincisi olarak mezun oldu. Üniversite sınavında birinci oldu ve İstanbul Üniversitesine girdi. Eğitimine ABD’de Indiana’daki Purdue Üniversitesinde devam etti ve buradan elektrik mühendisi olarak mezun oldu.
Missouri Üniversitesi’nde doktora yaptı. Bu üniversitede bir süre akademik çalışmalarına devam ettikten sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
Üniversitedeki görevinden sonra İçişleri Bakanlığı bünyesindeki teknik danışmanlık göreviyle beraber siyasi hayata adım atar.Korkut Özal’a danışmanlıkla başlayan bürokrasiyle tanışıklığı 12 Eylül sonrası Turgut Özal’a danışmanlıkla sürdü.
12 Eylül döneminde Başbakanlık Danışmanlığına atandı ve o sıralarda Turgut Özal’la tanıştı. 1983 yılında ANAP’ın kurucuları arasında yer alan Kahveci, askeri yönetim tarafından aşırı dinci bulunarak veto edildiği için milletvekili olamadı.
Daha sonra 1987 yılında İstanbul’dan milletvekili seçildi, XVIII. ve XIX. Dönem İstanbul Milletvekilliği yaptı. 1987′de DPT ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı oldu. Dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından 1988 yılında Maliye Bakanlığı görevine getirildi. **
5 Şubat 1993 tarihinde eşi ve iki çocuğu ile birlikte Bolu-Gerede yakınlarında trafik kazası geçirdi.
Adnan Kahveci ve eşi olay anında hayatlarını kaybederken, 17 yaşındaki çocukları Aslıhan Kahveci yaralı olarak kurtuldu ancak, bitkisel hayata girdi ve 10 gün sonra vefat etti. Kamuoyunda dürüstlüğü ile tanınan ve çok sevilen Adnan Kahveci’nin yeni yapılan otobanda ters yola girerek kaza yapması, çeşitli şüphelerin ortaya atılmasına sebep oldu.
***
Merhum Adnan Kahveci, Korkut Özal ile başladığı siyasi kariyerine Turgut Özal’a danışmanlıkla devam etmişti.
Bugün ülke gündeminin en mühim meselesi kabul edilen’ Kürt sorunu’ ile ilgili Türkiye'de bugüne kadar hazırlanan en kapsamlı ve devletin kasasında tutulan üç rapordan birisi, ona aittir.
Bu rapor, 1992 Mayıs’ında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a teslim edilmişti.
Adnan Kahveci, milletvekili maaşını bile fazla gören ve ülkesini aşırı seven bir siyasetçiydi.
Kürt meselesi konusunda, onu bir rapor yazmaya sevk eden ise, 1991-1992 Nevruz’unda yaşanan ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylardır.
O yıllar, Türkiye’nin alarm ziliydi.
O dönemde devletin çatısında, yangının bacayı sarmakta olduğunun farkına varan bir tek Özal vardı.
Özal ve Kahveci’nin bu soruna neşter vurmaya hazırlandığı noktada ölmüş olması, talihsizlik olarak değerlendirilmektedir. Kahveci, bu konuda bir çalışma yapma arzusunu Turgut Özal’a iletmiş, onun iznini aldıktan sonra da daktilonun başına oturmuştu.
**
Kahveci kendisine ‘neden bu konuya bulaşıyorsun, gündeme getirmekle siyasi hayatın biter’ tarzında uyarıların yapıldığını belirtmiş ve ‘Kürt sorunu çözülmezse ne olur’ sualini sorarak aşağıdaki alıntıyla devam ediyordu:
“Demirel-İnönü hükümeti Kürt sorununun çözümünü yine zamana bırakmıştır. Sorunun çözümünü zamana bırakmak, yapılabilecek en büyük yanlıştır. ANAP’ın başlattığı çözüme dönük uygulamalar, şimdi tamamen durdurulmuştur. ‘ Milletimiz buna hazır değil’ bahaneleriyle somut, demokratik adımlardan kaçınılmaktadır. Benim inancım odur ki, Kürt meselesi, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Şırnak’ta, Cizre’de Nevruz kutlaması bahanesiyle 80-90 kişi ölüyorsa, 22 Mart 1992 Nevruzunda, Nusaybin’de halkın üzerine panzerler sürülüp, 17 vatandaş hayatını kaybettiğinde Türkiye basınıyla, aydınıyla ‘İşbaşında DYP- SHP koalisyonu var’ diye susuyorsa, bu, çok büyük sorunlara gebeyiz demektir. Eğer Kürt sorununa ciddi teşhis konmaz, ciddi çözümler uygulanmazsa Türkiye iç harbe sürüklenir. Herkes korkup sessiz kalırsa Türkiye felakete doğru gidecektir. Şehit olan her asker ve polisten sonra Kürtlere karşı ayrımcılığın arttığının belirtileri vardır. Hızla artan bu gidişi durduramazsak iç savaşa sürüklenmemiz kaçınılmazdır.”
***
1992 yılında merhum Adnan Kahveci’nin hazırladığı o rapor, adeta bugünleri anlatıyordu!
Bir örnek vermek gerekir ise; “..Irak sorunu gündeme geldiğinde, geleceğin Kuzey Irak’ı hatta Suriye’yi içine alan bir konfederasyonu kaçınılmaz hale getirebileceğinin de düşünülmesi gerektiği kanısındaydı.”
Bugün bölgede yaşananlar Adnan Kahveci’nin 1992 yılında kaleme aldığı raporu haklı kılar nitelikte!
***
İşte o rapordan birkaç metin;
*‘Demokratikleşme ne kadar olursa olsun bölücü terör tamamen durmayacaktır.’
*‘Bu hakkı da verdik ama terör durmadı’ sözünü, demokratikleşmeye itirazın dayanağı yapmanın geleceği daha karanlık hale getirmekten başka sonuç doğurmayacaktır.
*‘Askeri çözümle hiçbir ülke netice alamamıştır. Askeri çözümler her zaman iç harbi getirmiştir.’
Merhum Adnan Kahveci meseleyi, ağırlıklı olarak ‘ekonomik açıdan güçlenmede’ görmekteydi. Türkiye’de işsizliğin azalması, milli gelirin artmasıyla, zenginleşmeden pay alacak Kürtlerin, Türkiye’nin ulusal birliğinin çimentosu haline gelebileceği görüşündeydi.
Irak sorunu gündeme geldiğinde, geleceğin Kuzey Irak’ı hatta Suriye’yi içine alan bir konfederasyonu kaçınılmaz hale getirebileceğinin de düşünülmesi gerektiği kanısındaydı."
Özellikle Kürt sorununu çözmek için kafa yoran Adnan Kahveci, Turgut Özal ve Eşref Bitlis'in hayatını kaybetmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder