23 Eylül 2014 Salı

HADİS-İ RESULULLAH’DA MÜSLÜMANIN VASFI VE KARDEŞLİĞİ Müslüman , dilinden ve elinden (diğer) müslümanların (emin ve ) selamette bulunduğu kimsedir.




IŞİD’in Suriye’deki katliamları sürerken, Türkiye’ye giriş yapan mülteci sayısı 130 bini aştı... Güneydoğu’da devlet ve millet muhacir kardeşlerini şefkatle kucakladı... Belediyelerin gıda yardımında bulunduğu mazlum aileler; okul, park, düğün salonları ve kullanılmayan binalara yerleştiriliyor.

Gerçek bir müslüman olan kişi, sulh, salah, selamet, güven, emniyet, huzur, ve saadetin kaynağı olacak, hem fert hem de toplum boyutunda asla zarar vermeyen ve zarar görmeyen bir karakter sergileyecektir. Bundan dolayıdır ki ; sonsuza kadar ışık tutan yukarıda geçen mübarek hadis-i şerif “Müslüman olan kişi diğer müslümanlara diliyle de eliyle de zarar vermemelidir.
Müslüman müslümana  güven, huzur, saadet kaynağı olmalıdır” diye hüküm koyarken diğer yandan da “zaten müslüman olan, başka müslümanlara diliyle olsun, eliyle olsun zarar vermez! Ve müslüman, ancak diğer müslümanların kendisinin dilinden ve elinden emin, salim olunan kimsedir!” diyerek gerçek bir müslüman vasfını, ahlaki yapısını ve karakterini haber vermektedir ki bu özellikler fert, aile, toplum ve tüm müslümanlar açısından değerlendirilmelidir.
İlahi öğretilere uyarsak ahirzaman dünyasında yaşayan müslümanlar (mezhebi, ırki, coğrafi…)farklılıklaratakılmadan ve bunları büyük sorunlar haline getirmeden, İslamın ve İslam Ümmetinin geleceğine kilitlenerek “Ümitvar olun…en gür sada İslamın sadası olacaktır.


Diyerek müjde veren Bediüzzaman Hazretlerinin o nur saçan ferasetiyle bakarak “birbirlerini tamamlayan “KARDEŞLER” durumuna gelir.
“Bir vücudun uzuvları” ve “Aynı binanın tuğlaları” hükmünde olur.Birrü Takva ‘da yardımlaşma”, “Hayırlarda yarışma-koşuşma” ve “Müslüman kardeşini kendi nefsine tercih etme” gibi ulvi hasletler, ahlaki değerler görülmeye başlar.
İşte böyle bir toplumda ve dünyada gerçekten kardeş olanlar birbirlerinden emin olur; birbirine zarar vermeyi hayal bile etmez! Bir vücudun organları şeklinde olan müslümanlar birbirlerini rencide etmez, birbirlerini köstekleyici rol oynamaz (bir vücutta iki el birbirleriyle hiç kavga ederler mi, iki göz birbirlerine hiç hased ve düşmanlık ederler mi ya da organların birbirlerinden farklı olması onların savaşmasına sebep olur mu?!…) aksine yardımcı ve birbirini tamamlayıcı olur… aynı
binanın tuğlaları durumunda olanlar, birbirine “ GÜVEN ve EMNİYET” telkin eder
Elele omuz omuza o mukaddes binayı vücuda getirir ve bir “BÜNYANUN MARSUS” (kurşunla kaynamış-kaynaşmış bir yapı)özelliğini taşır… Kur’anın ve Sünnetin yani İslam’ın İlahi Öğretisi, işte böyle bir yapının oluşmasını hedef almış “ANCAK MÜ’MİNLER KARDEŞTİR.” (Hucurat : 10) ayetiyle tüm Muhammed (s.a.v) Ümmetine emr-i ferman eylemiştir.
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Yine siz tam bir ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size âyetlerini işte böyle açıklar." (Al-i İmrân, 3/103).
Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: "Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz" (Buhârî, imân, 7).
“Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâide sûresi, 5/32)
Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”  (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58)

Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hiyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez. Her Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.”  (Tirmizî, Birr 18)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder