3 Mayıs 2015 Pazar

Başkanlık Sistemi Nedir Başkanlık Sistemi Modelleri Nelerdir? Türkiye İçin Başkanlık Sistemi Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma" başlıklı analizde, başkanlığın avantajları şöyle sıralandı:


Başkanlık diktatörlük müdür?

Başkanlık ideal bir yönetim tarzı mıdır?

Başkanlık sistemi Türkiyeye uyar mı?


-Dünyanın değişik ülkelerinde hükümet sistemi nasıl uygulanıyor?


-Türkiye'de hükümet sistemi değişikliğine ihtiyaç var mı?

-Sn Erdoğan'ın başkanlık sistemi ısrarının nedenleri ve olabilirliği nedir ?


"Başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemleri ya da bu sistemlerden birisine geçişin bir ilk adımı olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, bu ülkede, çeyrek asırdan bu yana tartışılmaktadır.
O halde yapılacak şey, bu tartışmaları bilimsel bir çerçevede sürdürmeye katkıda bulunmak, halka ve iyi niyetli değişiklik önerisi sahiplerine bilgi aktararak zihinlerin berraklaşmasına çalışmaktır.


Parlamenter rejim, bizce artık tarihî misyonunu tamamlamıştır. Nitekim, dünyanın hiçbir bölgesinde bu sistem kitaplarda yer alan şekliyle uygulanamamaktadır.
ABD'de yıllardır uygulanan ve tüm dünyada 'Başkanlık sistemi' olarak adlandırılan modelin asıl adı, 'Kongre Hükümeti'dir. Bu modelde eyalet sistemi ve tam başkanlık uygulaması vardır. Benim yıllardır üzerinde çalıştığım model, ABD'deki sistemden farklı. Fransa'daki yarı başkanlık sistemiyle ABD'deki tam başkanlık sisteminin karması bir modeli .... 




- Halk tarafından seçimle içeriğinin belirlendiği başkanlık makamı üretecek.
- Yürütmede çift başlılığa son vererek, olası krizlerin önüne geçecek.
- Halk iradesinin devlete direkt yansımasını sağlayarak, yürütmenin demokratik meşruiyetini artıracak.
SİYASET MÜHENDİSLİĞİNE KARŞI
- Parlamenter sistemde karşılaşılan halk iradesinin siyasi mühendisliğe kurban gitmesinin önüne geçecek.
- Toplumun vesayet karşısında konjonktürel ve lider odaklı siyasete olan bağımlılığına son verecek.
- Seçilmiş- atanmış dengesini seçilmişlerin lehine değiştirecek olan demokratik kurumsallaşmanın tesisi sağlanacak.
- Yürütme-yasama erklerini ayrıştırarak istikrarlı yönetim oluşturacak.
- Parlamentoyu özerk ve güçlü kılarak milletvekilliğinin kalitesinin yükselmesini sağlayacak.
- Siyasi partilerin toplumun merkezine yönelik siyaset yapmaya kanalize edilmesiyle siyaset dışı aktörlerin etkisi olabildiğince sınırlanacak.

Baskanlik-sistemi-nedir ?





Türk tipi başkanlık sistemi nedir? Ak partinin meclise sunduğu başkanlık sistemitasarısı ayrıntıları. Son zamanlarda Türkiye’nin gündeminden düşmeyen başkanlık sistemi nedir? Başkanlık sistemi yalın bir yönetim midir. Başkanlık sistemi modelleri nelerdir? Türkiye Başkanlık sisteminin tam uygulanacağı bir ülke mi olacaktır. Başkanlık sisteminin sakıncaları neler? Başkanlık sistemi ile ilgili kısa bir makale derledik.Türkiye modeli başkanlık sistemi nedir?
Yasama, yürütme ve yargı organlarının sert bir biçimde ayrıldığı ve yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar olanaklarını artıran bir hükümet sistemidir. Başkanlık sistemi, Başkanlık hükümeti sistemi olarak da adlandırılmaktadır.

Yukarda ki tanıma uygun olarak uygulan farklı başkaanlık modelleri mevcuttur dünyada.Başkanlık sistemini tam ve etkili bir şekilde uygulayan tek ülke Amerika Birleşik Devletleridir.


Erdoğan’ı siz cumhurbaşkanı mı sanıyorsunuz?
Gündemin ve özellikle muhalefetin en büyük tartışmalarından birini, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarafsızlığı ve yaptığı mitingler” konusu üzerinden yaşıyoruz.
Eleştiriler şunlar:
*Erdoğan cumhurbaşkanıdır ve 7 Haziran konusunda tarafsız olup susmalıdır
*Bir cumhurbaşkanı şehir şehir dolaşıp miting yapamaz
*Cumhurbaşkanı muhalefet partileriyle tartışmaya girmemeli
Bu eleştirileri yapanlar Tayyip Erdoğan’ın yapmak istediği “esas dönüşümü” oturdukları yerden değerlendirmeye çalışıyor. Oysa “oturduğu yerden” ahkâm kesme devri perdeyi çoktan çekti!
Erdoğan meydanlara kendi açısından bakınca Cumhurbaşkanı olarak değil, Başkanlık Sistemi’ndeki devlet başkanı kimliğiyle çıkıyor. Hâsılı, “Başkan Tayyip Bey” yine siyasetin 3 adım önünden giderek gelecek planlarını şimdiden yapıyor. 
Bugün onun yaptığı konuşmaları ancak bir devlet başkanı yapabilir, bunlar zaten “alışılagelmiş” bir cumhurbaşkanının konuşacağı işler değil! Bizim bildiğimiz cumhurbaşkanı ne yapar? Hükümetin gönderdiği kanunu “veto” eder, sonra hükümet o kanunu aynen iade edince mecburen onaylar. Böylece “dostlar alışverişte görsün” atasözünün boşa söylenmediğini kanıtlamış olurlar. Abdullah Gül’ü tenzih edelim, en azından halkın içine çıktı. Netice itibariyle eleştirenler bir noktada haklı olmakla birlikte Erdoğan “son ahdi”ni de yerine getirirse tüm tartışmalar boşa çıkmış olacak!
Ya başkanlık gelmezse?
Önümüzdeki 4 yıllık süreçte hiçbir sıkıntı olmaz, ancak ikinci 4 yılda koalisyonun ayak sesleri gelebilir. Bununla birlikte “eski Türkiye” sert adımlarla geri dönmese dahi “Yeni Türkiye” hedefi duraklama devrine girer. Neticede bir paralel yapılanma gider yerine onlarca paralel yapılanma dönüverir. Kendini sağlama almak isteyen çeşitli gruplar bu yapılanmalardan birine yaslanır ve devlet artık ülkeyi değil bu yapılanmaları yani lobileri yönetmeye çalışır. 
Peki, başkanlık gelirse?
Önümüzdeki 4 yıllık süreçte yine bir şey değişmez, ilerleme vs. aynı hızda devam eder ve bundan sonra Türkiye “4 yıllık” süreçlere mahkûm olmaktan çıkarak ileriye dönük daha güçlü adımlar atar. “Eski Türkiye” artık tarih kitaplarının tozlu sayfalarında sıkıcı bir ders ünitesi haline gelirken, “Yeni Türkiye” kavramı da ortadan kalkarak “Dünya Lideri Türkiye” konusuna geçiş yapılabilir. Paralel yapılar kökten kazınmaz, fakat kendisine çıkacak delik de bulamaz!
Başkanlık Sistemi ile mesela Saadet Partisi ve hatta İş, Aş, Haydar Baş’ın partisi bile aldığı oy mukabilinde mecliste boy gösterir. Bugün 4 partinin yer aldığı mecliste, yeni sistemle beraber onlarca parti yer alabilir. İşin güzel tarafı, böyle bir durumda “kaos” çıkmaz! Çünkü ülkeyi yönetecek olan kadroyu meclis değil, “seçilmiş başkan” oluşturur.
Başkanlık sistemiyle beraber;
*Seçimlerde; vekiller için partilere, ülkeyi yönetmesi için Devlet Başkanı adayına oy verilecek… Mesela Başkan Erdoğan olsun diyen kişi, dilerse MHP’ye oy verebilecek. Sıkıntı yok, hür irade var!
*Seçim barajı kalkacak, yeterli oy alan istisnasız her parti meclise girecek
*Bu meclis yasa çıkaracak, ancak Bakanlar Kurulunda yer almayacak
*Bakanlar Kurulunu, %50 üzeri oy alan Başkan kendisi belirleyecek
*Meclis’te koalisyon diye bir durum olmayacak, Başkan ise ekibini yani bakanları kendisi seçeceği için yine koalisyon olmayacak! Böylece koalisyon karışıklığı tarihe gömülecek.
*Cumhurbaşkanlığı makamına gerek kalmayacak.
Erdoğan hayatta iken Başkanlık Sistemi gelirse; Türkiye’nin “son cumhurbaşkanı” ve “ilk devlet başkanı” Recep Tayyip Erdoğan olacak!
Diyeceksiniz ki madem meclise tüm partiler girecek, öyleyse neden şu an meclis dışındaki partiler başkanlık sistemini desteklemiyor? Cevap kolay: Tek ben yükselmeyeyim ama komşum da yükselmesin!
Peki, sizler ne dersiniz? Artık tarih dersinin “Yeni Türkiye” ünitesini bitirip, “Lider Türkiye” ünitesine geçsek olmaz mı? 
YENİAKİT / Hacı Yakışıklı

Türkiye Büyük millet meclisi cumhurbaşkanını seçerken Meclis’in 367 milletvekilinin oyunu alma zorunluluğu vardı.Genelde bu sayıyı tutturmak mümkün değildi.Aylarca Meclis cumhurbaşkanı seçemezdi buda siyasi istikrarsızlığa yol açardı..Abdullah Gül dışında hemen hemen bütün cumhurbaşkanlığı seçimi krizlere neden olmuştur…Cumhurbaşkanlığı seçimi sorunlu olduğu içinde ekonomik krizlere yol açmış ülke yönetilemeyen durumlara girmiştir.

Başkanlık sisteminde halkın seçimiyle gelindiği için istikrar unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Bu yüzden başkanlık sistemi ayrı bir önem taşır.Milletin iradesiyle seçilmesi açısından vesayeti ortadan kaldırır.
Türkiye’de istikrarın en büyük teminatı sürekliliktir.Süreklilik siyasi istikrarı doğurur, istikarsızlığı sağlayan sistemse koalisyonlu yönetimdir.Koalisyonlu yönetim her türlü fitneye,rüşvete açık olması Küresel ülkelerin daima istediği yönetim şeklidir.Ülkenin geri kalmasında en büyük etken kaolisyonlu yönetimlerdir.

Nitekim Tüsiad’ın Ecevit İktidari döneminde 40 milletvekili satın alarak hükümeti düşürdükleri bunun canlı örneğidir.

Bu yüzdendir ki Küresel ülkeler halkın oylarıyla gelen cumhurbaşkanının seçilmemesi için her türlü eyleme girdikleri görülmektedir.
Gezi eyleminin çıkış nedenlerinden biri de cumhurbaşkanlığı seçimini engellemek Türkiye’yi yeniden kullanabilecekleri koalisyonlu yönetime itme çabasından başka bir şey değildi..
Genelde klasik sistemde Cumhurbaşkanı meclisteki milletvekili çoğunluğu ile seçildiği için Cumhurbaşkanı parlementonun isteği doğrultusunda karar vermesi açısından başkanlık sisteminin halkın seçmesiyle demokrasiye katkısı büyüktür.
Klasik sistemde Cumhurbaşkanını parlemento seçtiği için halkın iradesine,isteklerine göre değil sadece parlementonun iradesine göre seçim yapılmasıydı. Buda demokrasiye ve milletin iradesini yansıtmaması ve azınlığın büyük çoğunluğa karşı hükmetmesi anlamına geliyordu ve apaçık da demokrasiyi sekteye uğratıyordu…!
Türkiye’nin siyasi istikrarını sağlayan Ak partinin seçim beyannamesine koyduğu başkanlık sisteminin özellikleri nedir bir göz atalım;
Yasama ve yürütmenin birbirinden sert bir şekilde ayrılmasıdır.
Özellikleri:
- Yürütme organı tek kişiliktir.
- Başkan halk tarafından seçilir.
- Başkan yasamayı feshedemez.
- Aynı kişi hem yasamada, hem yürütmede görev alamaz.
- Başkan yasama işlerine karışamaz.
- Yasama ve yürütme güçlerinin birbirinden sert olarak ayrıldığını ifade eden sistem olan başkanlık sisteminde yasama yürütmeyi, yürütme de yasamayı feshedemez.

“TÜRKİYE MODELİ BAŞKANLIK SİSTEMİ”



”Bunlar başkanlık sisteminin özelliği değil, ABD’nin siyasi tercihidir. Türkiye için bizim öngördüğümüz sistem, Türkiye’nin gerçeklerini, tarihi, kültürel yapısını, dokusunu dikkate alan ama başkanlık sisteminin özellikleriyle bütünleşen bir yeni sistem. Onun için Sayın Başbakan ‘Bize özgü bir sistem, Türkiye modeli başkanlık sistemi’ diyor. Biz üniter yapıyı bozmadan başkanlık sistemine geçmeyi öneriyoruz. Başkanlık sistemi içerisinde federatif bir yapı, eyalet sistemi oluşturmadan başkanlık sistemine gidilebilir mi? Gidilebilir. Biz ‘yönetim sistemini değiştirmeden de başkanlık sistemine geçilebilir’

Başkanlık sisteminin temel özellikleri:



A) Başkan, halk tarafından doğrudan ve dolaylı olarak belirli bir süre için seçilir. Bu süre hiçbir biçimde parlamento tarafından kısaltılamaz ve fesh edilemez.
B) Kuvvetler ayrılığı kesin bir biçimde uygulanır. Devlet organlarının eşgüdüm içinde aksamadan çalışması için fren ve denge sistemiyle organların yetki ve güç suistimali engellenir..



C) Hükümet üyeleri başkan tarafından seçilir ve azledilir. Başkan hükümet üyelerinin düşüncelerine uymak zorunda değildir. Hükümet üyeleri yasama organı içinden Başkan tarafından seçilebilir ancak seçildikten sonra yasama organı üyeliklerini sürdüremezler.
D) Devlet başkanı, hükümet başkanı ayrımı yoktur.
E) Başkan görevi ile ilgili işlerden dolayı sorumsuzdur.

Başkanlık sisteminin tam ve etkili işlemesi için gerekli olan koşullar şunlardır:
A)Başkanın yasama organını feshetme yetkisi olmamalıdır.
B)Başkana yasaları veto edebilme hakkı tanınmalıdır. Başkanın vetosu da yasama organının özel çoğunluğu tarafından aşılabilmelidir. Örneğin 3/5 veya 2/3 gibi.
C) Başkan yasama organının üyesi olmamalıdır.

Yarı Başkanlık Sistemi Nedir?

Yarı başkanlık sistemi başkanlık sisteminin biraz daha ılımlısıdır.Yani Başkanlık sistemi ile parlementer sistemin karışımından meydana gelir.Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükümet başkanı arasında paylaşılır. Fiili olarak ise yürütmenin başı devlet başkanıdır.

Yarı Başkanlık Sisteminin Uygulandığı Ülkeler:Fransa Cumhuriyeti,Çin Cumhuriyeti,Rusya Federasyonu
Başkan hükümeti Meclis dışından kuracak

Meclis Başkanlığı’na sunulan öneride yeni modelle ilgili şu detaylar yer alıyor:

-Başkanın sorumluluğu Meclis’e karşı olmayacak. Halka karşı sorumlu olacak. Meclis bu anlamda denetleyemeyecek.

-Dengeyi korumak için denetleme yolu olacak. En önemli yollarında birisi bütçe olacak. Bütçeyi başkan hazırlayacak, yeni yılın bütçesini sunacak. Meclis bunu onaylayacak, gerekirse eksiltme ya da ilave yapacak.

-Parti genel başkanının devam edip etmemesine ilişkin anayasada hüküm olmayacak. Başkan yemin ederek görevine başlayacak. Başka bir ritüele gerek yok.

-Seçim dönemi 5 yıllık olacak. Başkan ikinci kez seçilebilecek.

-Türkiye milletvekilliği olmayacak. Herhangi bir baraj anayasada olmayacak.

-Milletvekili sayısı 550 olacak. Meclis’in görev süresi 5 yıl olacak. Bir tane Meclis olacak.

-Bakanlar atamayla gelecek. Meclis dışından olacak, milletvekili olmayacak.

-Başkanı düşürme mekanizması olmayacak. Halka karşı sorumlu olduğu için seçime kadar bekleyecek.

-Soruşturmayla erken seçimlere gidilmesini öngören empeachment mekanizması gelecek. Eğer başkan suç işlediyse bu sistem devreye girecek.

-Yüce divana benzer bir kurul olacak. Ayrıntıları anayasanın yürütme bölümünde düzenlenecek.

-Milletvekilleri Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden oturumdaki başkanlık divanının teklifi üzerinde Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan dolayı sorumlu tutulamayacak.

-Seçimden önce ve sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamayacak. Sorguya çekilemeyecek ve yargılanamayacak. Dokunulmazlıkla anayasanın 14.maddesindeki bağlantı kaldırılacak.

-Milletvekili andı değiştirilerek sade hale getirilecek.

-MGK olmayacak ama başkana bağlı yeni bir yapılanma olacak. Güvenlik danışmanları, içişleri bakanının bulunduğu gerekirse Genelkurmay Başkanı’nın da yeraldığı bir güvenlik kurumu olabilir. Ama bugünkü yapıda olduğu gibi asker, sivil bir yapı görüntüsü olmayacak.

-Hükümetin tasarısı olmayacak milletvekilleri teklif verebilecek.

BAŞKANLIK SİSTEMİYLE YÖNETİLEN ÜLKELER



Afganistan
Amerika Birleşik Devletleri
Arjantin
Azerbaycan
Belarus
Bolivya
Brezilya
Dominik Cumhuriyeti
Endonezya
Ermenistan
Ekvator
El Salvador
Filipinler
Guatemala
Güney Kore
Haiti
Honduras
İran
Kazakistan
Kenya
Kıbrıs
Kolombiya
Kosta Rika
Liberya
Meksika
Nikaragua
Nijerya
Panama
Paraguay
Peru
Seyşeller
Sierra Leone
Sri Lanka
Sudan
Surinam
Şili
Tanzanya
Türkmenistan
Uganda
Uruguay
Venezuela
Zambiya

BAŞKANLIK SİSTEMİ NEDİR?

Yasama ve yürütmenin birbirinden sert bir şekilde ayrılmasıdır.

Özellikleri:

- Yürütme organı tek kişiliktir.
- Başkan halk tarafından seçilir.
- Başkan yasamayı feshedemez.
- Aynı kişi hem yasamada, hem yürütmede görev alamaz.
- Başkan yasama işlerine karışamaz.
- Yasama ve yürütme güçlerinin birbirinden sert olarak ayrıldığını ifade eden sistem olan başkanlık sisteminde yasama yürütmeyi, yürütme de yasamayı feshedemez.

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN DÖRT ANA AVANTAJI

Başkanlık sistemini savunan düşünceye göre bu sistemin dört ana avantajı var:

Doğrudan yetki: Başkanlık Sistemi’nde başkan doğrudan halk tarafından seçilir. Bazılarına göre bu; devlet başkanının gücünü dolaylı yollardan göreve getirilen liderlere kıyasla daha meşru kılar. ABD’de devlet başkanı halk oylamasından hemen sonra toplanan Seçiciler kurulu tarafından seçilir.

Kuvvetler ayrılığı: Başkanlık sisteminde başkanlık ve yasama meclisi iki paralel yapı olarak işlev görür. Bu sistemin destekçilerine göre; böylelikle her iki birim birbirini karşılıklı olarak denetleyerek suistimalin ve makamın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur.

Hızlı karar mekanizması: Güçlü yetkilerle donatılmış bir başkan değişiklikleri ivedilikle işleme koyar. Fakat bunun yanında bazılarına göre kuvvetler ayrılığı sistemi yavaşlatır.

İstikrar: Sabit bir görev süresi olan devlet başkanı her an değişebilecek bir başbakana kıyasla daha istikrarlı bir ortam temin edebilir.

Turgut Özal'da Başkanlık Sistemi İstiyordu

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye için neden başkanlık sistemi istiyordu? Hayalinde nasıl bir yeni anayasa vardı?





8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye için neden başkanlık sistemi istiyordu? Hayalinde nasıl bir yeni anayasa vardı? Kürt sorunu ve terörün bitirilmesi için ne düşünüyordu? ANAP ve AK Parti benzer süreçler mi yaşıyor? Başdanışmanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir anlattı...

Selim Efe Erdem

17 Nisan 1993’te şüpheli bir ölümle hayatını kaybeden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 22’nci ölüm yıl dönümünde ekonomik ve sosyal gelişmelerdeki başarısının yanı sıra yeni anayasa, başkanlık sistemi ve Kürt sorunu ve terörün bitirilmesine dair projeleriyle de hala anılıyor. Özal’ın son yılında başdanışman olarak yanında bulunan siy

aset bilimci Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in hazırladığı Turgut Özal adlı biyografisi, hem dönemin tüm siyasetçi, asker, bürokrat, gazeteci, akademisyen isimlerinin yazdığı hatırat ve devlet arşivlerinin taranmasıyla hazırlanmış bugüne kadarki en kapsamlı .


Özal kitabı olarak hem de Turgut Özal’ın son 100 günündeki akıl almaz ulusal ve uluslararası siyaset trafiğini gün gün ele almasıyla dikkat çekiyor. Prof. Özdemir ile Özal’a danışmanlığını da yaptığı yeni anayasa, başkanlık ve Kürt sorununa ilişkin konuştuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder